Çene kemikleri hem yeterli kalınlıkta hem de yeterli yükseklikte olmayan hastalarımıza uygulanan tekniklerdir. Çok uzun süre dişsiz kalan hastalarda, üst çenede sinüs bölgesinde dezavantajlı alanlar olmakta, erken diş kaybı olan bölgelerde ve kemik erimeleri bulunan çenelerde kemik kalitesi ve yoğunluğu yetersiz kalabilmekte ya da travma sonucu kemik kaybı olabilmektedir. Böyle durumlarda, Kemik Tozları (Greftler), blok şeklinde kemik biyomateryalleri, hastanın çenesinin reserv bölgelirinden aldığımız kemik destekleri kullanılarak ileri cerrahi teknikler kullanılabilir. Bu tedavilerin avantajları implant yerleştirmenin mümkün olmadığı çene hacmi varlığında elde edilen yeni kemik hacmiyle implantasyona izin vermesidir.
Sinus lifting işlemiyle, üst çene arka bölgede diş kaybı sonucu aşağı sarkmış olan sinus boşluklarının sebep olduğu kemik yüksekliği kaybının kemik greftleriyle doldurulması sonucunda bu bölgelere implant tedavisi uygulayabilmeyi mümkün kılmaktayız. Bu işlem sayesinde kemik içine tam olarak yerleşmesi gereken implantın boyu ve genişliği için yeterli hacmin yaratılması sağlanmaktadır.
Zigomatik implantlar (veya elmacık kemiği implantları), maksilladan (üst çene) ziyade elmacık kemiğine (zigoma) sabitlenmeleri bakımından geleneksel diş implantlarından farklıdır. Normal diş implantlarının yerleştirilmesi için maksiller kemik kalitesi veya miktarının yetersiz olduğu durumlarda kullanılırlar. Bu implantlar standart implantlardan daha uzundur, bu da yapılacak olan protezi tutmak için elmacık kemiklerine kadar ulaşıp daha fazla desteklik sağlar.
Kemik yoğunluğunun daha yüksek olduğu üst çenenin ( maksilla ) ve/veya alt çenenin ( mandibula ) ön kısmına dört adet implant yerleştirilerek dişsiz maksilla ve/veya mandibulanın sabit protez ile rehabilitasyonundan oluşur. Tedavide implant pozisyonları önde iki düz, arkada 45 derecelik açı yapan iki implanttır. Bu açılanma nedeniyle daha uzun implantlar yerleştirilebilir ve implant desteğini arka bölgeye taşıyabilir.
Kemik biyomateryalleri, kemiğin onarımında hayati bir rol oynar ve kemiğin hasar gördüğü veya kaybedildiği yerde yeni bir kemik hacmi oluşturur. Kemik greftleri, kollajen membranlar vb. gibi biyomateryallerin yardımı ile implantasyon, kemiğin ihtiyaç duyulduğu yerlere yapılabilir.
Kemik nakli, doğrudan kendi vücudunuzdan alınan bir kemiğin çenede ihtiyaç duyulduğu bölgeye nakledilerek çene kemiğine hacim kazandırma işlemidir. Vücutta bu işlem için en çok kullanılan donör ( verici )bölgeler iliak kemi, çene ucu ve alt çenenin arka kısımlarıdır.
İmplant destekli overdenture, ağızdaki stabiliteyi artırmak için tasarlanmış implantlarla birleştirilmiş hareketli bir tam protezdir. İmplant üstü protezler, normal protezlerin daha stabil, modern halidir. Geleneksel takma dişler yalnızca diş eti dokusuna ve alttaki çene kemiğine dayanırken, bu protez tasarımında protezler, implantlar üzerine sabitlenen metal barla ya da topuz şeklindeki tutucu unsurlarla sabitlenir.
Herhangi bir sebeple dişini ya da dişlerini kaybetmiş bir hastaya komşu dişleri keserek yapılan bir köprüye ya da takıp çıkartılan bir hareketli proteze alternatif yöntemdir. Eksik olan dişler implantlarla geri kazandırılır ve implantlardan destek alan tek diş ya da köprü tasarımları ile eksik dişler geri kazandırılır.
Diş dokusu üzerinde en az inceltme uygulanarak yapılmaktadır. Aşındırılan diş yüzeyine uygun şekil ve renkte tasarlanan lamine diş bu alana yapıştırılır. Sağlıksız görünen, yapısı bozuk, kırık ve lekeli dişlerin daha iyi görünmesi için, ön dişler arasındaki ayrık durumların birleştirilmesi için, aşınmış dişlerin görüntüsünü düzeltmek için bu yöntem uygulanmaktadır. Aşındırma dişin sadece ön yüzünden yapıldığı için geleneksel kaplamalara göre çok daha koruyucu bir tedavi şeklidir.
Diş hekimliğinde hastalara gerçekçi, doğal görünümlü gülümsemeler vermek için özel seramikler kullanılmaktadır. IPS E-Max, diğer diş restoratiflerinden farklı olarak gücü ve güzelliği birleştiren seramik bir malzemedir.Tamamen seramikten yapılmış diş restorasyonları metal içermez. Bu nedenle, ışık doğal dişlerde olduğu gibi içlerinde parlayabilir. Malzeme çok ince uygulanabilmesi nedeniyle daha az diş kesimine müsaade eder. Bu sayede dişler daha az hassasiyet yapmaktadır. Malzemenin ince olmasına rağmen dayanıklılığı yüksektir. Metalin griyi renge diş etlerime ile etkileşime girmez ve bu sayede doğal dış görüntüsü elde edilebilir. Bu özelliği ile zirkonyum diş kaplamalarla aynı sahip bir malzemedir.
Zirkonyum, parlak ve sağlam bir elementtir. Zirkonyum kaplama ve köprüler
beyaz bir malzemeden
oluşur ve metal içermez. Estetik bir gülüşe ve beyaz dişlere sahip olmak
isteyen kişilerin diş
yüzeylerinin kaplanmasında kullanılır. Ön ve arka dişlerde
kullanılabilir. Ön dişlerde
kullanıldığında estetik açıdan güzel görünürken, arka dişlerde
kullanıldığında sağlamlık
açısından bir bütün oluşturur. Doğal görünümlüdürler.
Çok sağlamdırlar. Kırılması ve çatlaması zordur, bu nedenle köprü
tasarımına uygundur. Korozyona
ve aşınmaya karşı direnci yüksektir. Oksidasyona (oksitlenmeye) karşı
dirençlidir. Yarı saydam
özellikte olduğundan ve ışığı geçirdiğinden ana dişlere uyumlu görünüme
sahiptir.
Hollywood gülüşü aslında; hastanın burun, dudak, çene, diş, diş eti ve suratının incelenerek ona en uygun gülüşün tasarlanmasıdır. Bu tasarım kişiye göre özel olarak yapılır. Gerçek bir Hollywood Gülüşü ’ne sahip olmanın kriterleri ise; güldüğünüzde üst azı dişlerine kadar bütün dişlerin görünmesi, üst dişlerin kesici kenarlarından geçen hayali çizgiyle alt dudağın güzel bir uyum oluşturması ve üst diş etlerinin en fazla 2 milim görünmesidir. Bunun için en fazla pembe estetik ve lamine kaplama tedavilerini birlikte kullanmaktayız.
Estetik diş hekimliği denilince akla gelen ilk kavramlardan biri ''gülüş tasarımı''dır. Gülüş tasarımı; çeşitli nedenlerle estetik açıdan görünümü bozulan dişler ve diş etlerinin hastaların yüz şekilleri ve gereksinimleri de göz önünde bulundurularak olabildiğince doğal ve güzel bir görünüme kavuşturulması işlemidir. Multidisipliner bir yaklaşım olan gülüş tasarımı, birçok işlemin bir arada uygulanmasıyla gerçekleştirilmektedir. Kimi zaman gülüş tasarımı sırasında medikal estetik uygulamalardan da yararlanılır. Dudak ve yüz bölgelerine yapılan dermal dolgu, botoks, estetik cerrahi işlemler vb. uygulamalarla gülüş daha ön plana çıkarılabilir.
Koruyucu diş hekimliği yöntemleri arasında yer alan bonding, estetik diş hekimliğinde de sıkça kullanılan bir tedavi yöntemidir. Bonding uygulaması, dişin doğal rengine uygun estetik ve opasitede kompozit malzemesinin ışınla sertleştirilerek dişe uygulanması prosedürüne verilen isimdir. Dişten herhangi bir kesim ya da diş yüzeyinde herhangi bir aşındırma işlemi yapılmaz. Dişlerdeki aralıkları, şekil bozukluklarını düzeltmek için başvurulabilecek en iyi yöntemlerden bir tanesidir.
Seramik veya porselen dolgular (inley & onley); diş çürükleri, kanal tedavisi ya da travma gibi etkenlere bağlı olarak, dişlerde meydana gelen madde kaybını, sadece dişin eksik olan bölümlerini tamamlayacak şekilde restore eden bir dolgu çeşididir. Daha çok normal kompozit dolguları destekleyebilecek yeterli miktarda diş yapısı bulunmadığı ve dişin kuron ile kaplanacak derecede zarar görmediği durumlarda inley ya da onley seramik dolgular kullanılır. Geleneksel dolgular için ise ışınla sertleşen kompozit dolgu malzemeleri kullanılmaktadır.
Kök kanalları, sinir dokusu, kan damarları ve diğer hücresel varlıkların doğal olarak yaşadığı bir diş içindeki fiziksel oyuklardır. Endodontik tedavi, bu yapıların uzaklaştırılmasını, dezenfeksiyonunu ve ardından boşlukların küçük eğeler ve irrigasyon solüsyonları ile şekillendirilmesi, temizlenmesi, dezenfeksiyonu ve dekontamine olmuş kanalların uygun kanal dolgu maddeleriyle doldurulmasını içerir.
Diş beyazlatma, gülümsemenizin görünümünü iyileştirmenin ve diş rengindeki bozulmayı azaltmanın, dişleri beyazlatmanın basit ve kolay bir yoludur. Daha beyaz dişler kişiyi daha genç ve daha çekici gösterebilir. Günümüzde çok sayıda diş beyazlatma seçenekleri bulunmaktadır ve en popüler profesyonel diş beyazlatma seçeneklerinden biri lazer diş beyazlatmadır. Lazer diş beyazlatma tedavisi, diş kliniklerinde gerçekleştirilen diğer diş beyazlatma yöntemlerine lazer kullanımını ekleyen kozmetik bir lazer diş hekimliği prosedürüdür.
Diş taşı veya tartar, diş eti hastalıklarının oluşumunda en önemli faktör olan ve pek çok bakteri barındıran ve dental plak olarak isimlendirdiğimiz yumuşak eklentilerin, bir süre sonra sertleşmeye başlaması ile oluşmaktadır. Çoğunlukla özel el aletleri ve ultrasonik cihazlar ile diş taşı (tartar) temizlenir, diş yüzeyinden uzaklaştırılır. Bazı durumlarda lazer cihazları da kullanılabilir. Plak ve diş taşları ağızdan uzaklaştırıldıktan sonra özel cila maddeleri ve fırçalarla diş yüzeyi cilalanır.
Çocuk hastalar yaşları itibarıyla ekstra hassasiyet göstermemiz gereken hasta grubudur. Özellikle yapılacak diş tedavilerinin gelecek diş dizisi için rehber olacağını bilmeliyiz. Planlanan tedavinin gelecek ağız, diş ve çene yapısını nasıl etkileyeceğini hesap ederek en doğru tedaviyi seçtiğimiz konusunda emin olmalıyız. Hamile hastalarımıza uygulayacağımız tedavilerin hem kendi sağlıklarını hem de taşıdıkları bebeklerin sağlıklarını doğrudan etkileyeceğini bilmeliyiz. Dişleriyle ilgili bir tedavi ihtiyaçları olduğu zaman mutlaka jinekolog doktorlarıyla iletişime geçilmeli ve tedavinin uygunluğu için onayı alınmalıdır. En uygun tedavi aralığı 2. trimester dediğmiz 4. 5. ve 6. aylardır.
Gömülü dişler çenelerin birçok yerinde olabilmektedir. Zamanla kistik değişime sebep olma, bulundukları bölgede komşu diş köküne zarar verme, ortodontik tedavilere engel olma, ağrı, enfeksiyon vb problemlere yol açabildiğinden alınmaları gerekmektedir. Gömülü konumda oldukları için uygun ortam ve ekipmanlarla lokal ya da genel anestezi altında alınırlar.
Üst çenede 2, alt çenede 2 tane olmak üzere çenemizin en arka kısmında bulunan dişlerdir. Sayıları, pozisyonları, sürüp sürmemeleri kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Gömülü kalabilirler, tam ya da yarı sürmüş olabilirler. Enfeksiyon, kist-tümör oluşumu, komşu dişlerde çürük-baskı, temizliği zor olduğu için ağız kokusu, çürük vb problemlere yol açmaktadırlar. Uygun ortam ve ekipmanlarla lokal ya da genel anestezi altında alınırlar.
Çeneler, vücutta en çok kist-tümör görülen bölgelerin başında gelir. Malin (kötü huylu) olabilecekleri gibi çoğunlukla benin (iyi huylu) olurlar. Fark edildikleri anda uygun cerrahi yöntemle tedavi edilmeleri gerekmektedir. Bu yapılar cerrahi olarak tamamen alınabildikleri gibi, çok büyüklerse eğer önce küçültülüp daha sonra da alınmaları gerekebilir. Düzenli radyografik kontrollerle erken dönemde tespit edilip risk yaratmayacak şekilde cerrahilerinin yapılması en doğru harekettir.
Travma ve patlojik sebeplerle gerçekleşen çene kırıkları muhakkak tedavi edilmesi gereken durumlardır. Kırık oluşumunu takiben en kısa sürede kırık hattı doğru şekilde sabitlenmeli ve yanlış kaynamaya ya da kallus formasyonu oluşmadan direk kemik kemiğe kaynaşma sağlanmalıdır. Çene kırığı ameliyatları genel anestezi altında yapılır ama bazı basit kırıklar lokal anestezi altında da yapılabilmektedir.
Hem diş etini hem de altındaki destek dokuları ve kök yüzeylerini ilgilendiren bir işlemdir. Bu teknikle diş etinin uygun bir şekilde kaldırılarak alttaki dokulara ulaşılması ve tedavisi sağlanır. Kök yüzeylerinin tam olarak temizlenmesi ve cep derinliği azaltma işlemi ana amaçtır. Daha önce de bahsedildiği gibi derinleşen cepler içerisindeki bakteriler daha fazla kemik yıkımına dişin kaybına yol açacağı için bu ceplerin ortadan kaldırılması önemlidir. Operasyondan sonra cep derinlikleri azaltılmış veya ortadan kaldırılmış olur, böylece hastanın ev bakımı ve hekimin profesyonel kontrolleri kolaylaşarak periodontal sağlığı idame ettirmek mümkün hale gelir. Hasta doğal dişlerini koruyabilir ve ceplerden kaynaklanan enfeksiyon nedeniyle meydana gelen genel sağlık problemlerinden de korunmuş olur.
Apse oluşmuş bir dişte tedavi, enfeksiyonun ve ağrının kontrol altına alınmasına yönelik olarak planlanır. Apsenin yayılım gösterip göstermediği kontrol edilir. Apse, steril koşullar sağlanarak tedavi edilmesi gereken, kendiliğinden geçmesi mümkün olmayan bir hastalıktır. Apse tipine ve semptomların şiddetine göre farklı tedavi yöntemleri vardır. Enfeksiyon baskı altına alındıktan sonra sebep etken (çürük, kırık, eski kanal tedavili, gömülü diş vb) ortadan kaldırılır ve apsenin drenajı yani dokudan boşaltılması işlemi yapılır. Bu işlem ağız içi ya da ağız dışından yapılabilir.
Masseter botoks, halk diliyle çene botoksu, diş sıkma ve gıcırdatma tedavisinde başvurulan bir uygulamadır. Çene botoksu, botulinum toksinin masseter kasına ve diğer bir çiğneme kası kası olan temporal kasına enjeksiyon edilmesiyle yapılıyor. Çene botoksunun, dişlerde hasara ve ağrıya neden olan ‘diş sıkma’ olarak bilinen ‘bruksizm’ rahatsızlığının tedavisinde oldukça etkili bir yöntem olduğu biliniyor. Botoks uygulanan kaslarda etki 7-10 gün içinde maksimum düzeye ulaşır ve yaklaşık 6 ay boyunca devam eder.
Gece plağı diş sıkma şikayeti olan hastalardan dişlerinin ölçüsü alındıktan sonra, laboratuvar ortamında hazırlanan ve genellikle üst çeneye uygulanan şeffaf bir apareydir. Uyku sırasında dişlerin sıkılması ve gıcırdatılması, dişlerde aşınma ve baş boyun kaslarında gerilim tipi ağrılara sebep olabilmektedir. Gece plağı bu şikayetleri azaltmaktadır. Aynı zamanda dişlerde aşınma gibi geri dönüşü olmayan problemleri önlemektedir.
Bruksizm Çene Eklemi Rahatsızlıklarının Tedavisi İçin Oklüzal Splint Temporomandibuler eklem bozukluklarının tedavisinde geniş yer tutan oklüzal splintler genellikle sert akrilikten yapılan, dental arklardan birindeki dişlerin oklüzal veya insizal yüzeylerine uyarak karşı ark ile tam bir oklüzal kontakt kurulmasını sağlayan, çıkarılabilir apareylerdir. Oklüzal splintler, oral ve maksillofasiyal cerrahi alanında dentofasiyal deformitelerin düzeltilmesi, uyku bozuklukları, travma, temporomandibular eklem bozukluklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Splint tipleri arasında en çok kullanılan apareyler ise; stabilizasyon splinti, anteriora konumlandırıcı splint, anterior ısırma plağı, posterior ısırma plağı ve yumuşak plaktır.
Artrosentez işeminde, hastanın çene ekleminin içerisine kulak önü bölgesinden iki adet iğne ile girilerek, hastanın eklem içinin bol serum irrigasyonu ile yıkanıp, mikroskobik ve makroskobik doku artıklarının temizlenmesi amaçlanır.Devamında eklem sıvısını taklit eden kayganlaştırıcı bir tür madde olan Hyalüronik asit enjeksiyonu yapılır. Artrosentez işlemi, genel anestezi, bilinçli sedasyon veya lokal anestezi ile uygulanan minimal girişimsel bir cerrahi işlemdir işlemdir. Artrosentez işlemi sonrasında uygulama yapılan hastaların hareket kısıtlığı ve ağrı gibi şikayetlerinde hızla düzelme görülür.
